Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, fiyatların düzeyine ve alım gücüne bakmadan yalnızca değişim oranına odaklanmanın yanlış olduğunu belirterek, “Çünkü düşük enflasyon, hayat pahalılığının ortadan kalkması demek değildir” dedi.
Enflasyondaki düşüşün hangi fiyat düzeyinde gerçekleştiğinin çok daha önemli olduğunu vurgulayan Aktaş, yazısında şunları kaydetti:
“2020’nin aralık ayı. 2003 yılı ortalaması 100 kabul edilerek oluşturulan tüketici fiyat endeksi 505 düzeyinde. Hep diyorum ya, bu endeksi aylık herhangi bir harcamanız gibi düşünebilirsiniz. Aylık doğalgaz gideriniz, bebeğinizin bez parası, sigara paranız, benzin harcamanız; nasıl düşünürseniz artık.
2020’nin aralık ayında 505 lira harcıyorsunuz, bu harcamanız bir yıl önceye göre yalnızca yüzde 15 artmış. Bugünlerle kıyaslanmayacak kadar rahat yaşıyorsunuz.
2025’in aralık ayına geliyoruz… Son bir yıldaki fiyat artışı (2024- 2026 OVP’ye göre) yine yüzde 15, 2020 yılıyla aynı. Ama cebinizden ne kadar çıkıyor, tam 2.913 lira!
Enflasyon oranı aynı, yüzde 15. Harcadığınız para 505 liradan 2.913 liraya fırlamış.
Daha beteri var! 2026 yılının aralık ayı… Artık enflasyonda tek hane hedefi yakalanmış, ülkede bayram havası, yıllık artış yüzde 8.5, şahane! Peki aylık harcamanız ne kadar, 3.161 lira!
Bir kez daha vurgulayalım; enflasyon
Bu işte bir terslik var değil mi?
Var tabii ki…
Bir kez daha vurgulayalım; enflasyon başkadır, hayat pahalılığı başka.
Enflasyon yokken de hayat pahalılığı yaşarsınız.
Geliriniz enflasyon kadar artıyorsa değişen pek bir şey yoktur da, gerçekte geliriniz enflasyon kadar artmaz.
Kaldı ki enflasyon doğru ölçülebiliyorsa ya da ölçülüyorsa…”